1893 tarihli Osmanlica ABD Haritasi

Bu haritayi Ortakoy’de buldum. Basimi 1893’e denk geliyor olsa gerek (1311 hicri basim). Matbaa-i Amire basmis, Ibrahim Muteferrika’nin kurdugu matbaa (Surada biraz daha bilgi var: http://www.e-tarih.org/sozluk.php?sd=sozlukdetay&id=284). Osmanlica bilenler daha iyi okur ama Cemahir Muttefiki Amerika gibi bir sey yaziyor Amerika Biresik Devletleri icin.

Sol alt kosede, kutudaki yaziyi okuyabilene minnettar kalirim. ABD Genel ABD dogu ABD Guney ABD Ortabati ve Pasifik ABD Mountain ve Cali

Python

Su aralar quant-econ.net sayfasini kullanarak python ogrenmeye calisiyorum. Site Thomas J. Sargent and John Stachurski tarafindan hazirlaniyor (tahminim daha cok Stachurski’nin emegi var :).

Python oldukca populer bir dil STEM community’si arasinda. Bizim ekonomi alaninda ama cok alicisi yok. Genelde herkesin kullandigi MATLAB var standart olarak. Data ile ugrasanlar R veya Stata’ya yoneliyorlar. Heterojen agent calisip kalibrasyon yapanlar FORTRAN kullaniyorlar. Fortran kod yazmak icin igrenc bir dil ama inanilmaz hizli. Isiniz denklem sisteminde kok aramak olunca kullanilmasi kacinilmaz oluyor. Matlab’in loop olayinda agir bir yavasligi var, o yuzden yuz kati kadar performans farki cikabiliyor.

Python bu noktada herkese best of the all worlds oneriyor gibi. Dogal olarak high level bir dil oldugu icin yavas. Ama bottleneckler icin C veya Fortran programciklari enjekte edilebiliyor (ben deneme haricinde cok yapamadim). Bunun disinda tek kriter programlarin calisma suresi degil, programi yazma sureniz de toplam development zamanina dahil oldugundan Python’la yazmak mantikli olabiliyor cogu zaman. Tabii kendine gore handikaplari var:

Python tek amaca yonelik olmadigi icin, programlama gecmisi olmayanlar icin cok “intuitive” gelmeyebiliyor. Ilk basta bana cok kolay geldi, ama elegant kodlari okuyunca kafamin bu sekilde calismadigini anladim 🙂 MATLAB mesela cok daha “dusundugun gibi yazdigin” bir dil. Ama ogrendikce bayagi zevk veriyor.

Ilk baslarda Python linux gibi. Her seyi sizin istediginiz sekilde yapabiliyor, ama gidip bulacaksiniz. Misal MATLAB’de cat diye tic-toc seklindeki kod zamanlama olayi icin biraz okuma yapmaniz gerekiyor her durumda. Ama community cok buyuk, cok cesitli ve derin. Dilin kendisi de cok yetenekli. Zamanlama fonksiyonunu kolaylastirmis mesela bu arkadas:

https://gist.github.com/tylerhartley/5174230

Bunlari module seklinde programlariniza ekleyebiliyorsunuz. Bir noktadan sonra tek tek bunlari eklemek bayabiliyor ama daha okunabilir, acik ve esnek bir sistem getirisine karsilik var bu handikap. Bu konuda daha cok kaynak, bilgi ve yorum paylasacagim.

Armenian Architects of Istanbul: Online Exhibition

Istanbul’daki ermeni mimarlarin eserleri, online sergi.

PeopleOfAr

The main gate of İstanbul’s Dolmabahçe Palace was designed by Armenian architect Garabet Balyan. (Photo: Mehmet Yaman) The main gate of İstanbul’s Dolmabahçe Palace was designed by Armenian architect Garabet Balyan. (Photo: Mehmet Yaman)

The Turkish Museum of Architecture has recently opened an online exhibition of structures in modern Turkey created by Armenian architects during the Ottoman era. The website describes the Armenian contribution to architectural development of Istanbul as follows:

“Armenian architects took on a prominent role in the construction of palace buildings and official buildings in the Ottoman Empire. The staff of the Imperial Architects Office that directed such construction projects always included Armenian architects. Young recruits to this office were trained within a master-apprentice relationship. In other words, the Imperial Architects Office also operated as a kind of school of architecture.

The architects of the Balian family…, had already been realizing the construction projects of the palace. Almost all the large mosques commissioned by sultans in Istanbul in the first half of the century were…

View original post 936 kelime daha

Milli Gorusun Ekonomi Modeli

Aslinda basligi “Milli Gorusun Emek Deger Modeli” yapacaktim ama boyle kalsin. Zamaninda eksiye yazdigim bazi entryleri ufak tefek rotuslarla buraya koymayi dusunuyorum. Buraya da iki adet birbiriyle alakali eski entrylerimi birakiyorum. Cb’imiz surekli “faizden enflasyon doguyor” diye bahsettigi muhabbet Erbakan’a dayaniyor.

Necmettin Erbakan

Su videoda (http://www.youtube.com/watch?v=GRse8xO8x30) anlatmaya calistigi ekonomik sistem, anladigim kadariyla bildiginiz marx’in (ricardo uzerine) insa ettigi emek deger teorisine dayaniyor. malin degerini arz-talep uzerine degil de, emek deger teorisi uzerine buluyor, marx’in fazla deger ve kapitalin (birikmis emek) kazanci dedigine faiz diyor. deger=emek+kapital+artik deger denkleminde son iki tanesini faiz diye gruplamis yani hoca. bir de vergi eklemis. erbakan hoca marksistti demiyoruz, ama ekonomiyi marksist ekonomik teorinin bakis acisiyla anliyordu diyebiliriz.

kapitalin kazancinin hepsinin amerika’daki siyonistlere falan aktigini anlattigi kisimlarsa hayal urunu. haftada 10 ton altin degerinde net para cikisi nerede var be hoca? kapitalin tum kazancina faiz deyip (gsmh’nin yuzde 30’una falan tekabul eder), tum faizi siyonist lobileri aliyor seklinde dusunuyor. ya kafasi cok karismis, ya da milleti gaza getirmek icin bilerek soyluyor.

ha bir de faizi kaldiracagiz, sadece iscinin maliyetine satis olacak diyor. bu durumda kapitalin maliyeti ne olacak? girisimci dedigin adam ne icin girisimde bulunacak? sosyalist sistemde bunlarin cevabi “kapitalin sahibi devlet olacak, kapital gelirini millete dagitacak, girisimci de devletin kendisi olacak” seklinde. pratikte tarihin gosterdigi uzere sikintili olsa da teorik olarak cevabi var. ama erbakan’in sisteminde girisimci ve kapitalin yeri pek muglak. ki kendisinin girisimcilere bir karsi sosyalistlerde oldugu gibi negatif bir tavir da yok. hareketinin en onemli parcalarindan birisi tuccarlar olup, anadolu sermayesinin orgutlenmesi falan milli gorusle baslamistir.

velhasili kelam, erbakan hoca bayagi arkaik ve carpik bir bakis acisiyla ekonomiyi anlamaya calisiyor. tabii daha detayli bir inceleme lazim.

2013-10-28

Recep Tayip Erdogan

acaip bir ekonomi anlayisi var:

“her zaman söyediğimiz şey yüksek faizin bu noktada tek ensturaman olmadığıdır. enflasyon olayında enflasyon ile faizin ters orantılı değil, doğru olduğuna inanırım. faiz sebebtir, enflasyon neticedir. faizi yükseltirseniz enflasyon da yükselir, düşürürseniz ikisi beraber düşer”

merkez bankasi’nin uzerinde kurdugu baski yuzunden faiz artirimi cok gec geldi. basbakan faizin her daim, sartlar ne olursa olsun dusuk olmasini istiyor. ve bu tutumu modern-ekonomik anlayisina dayanmayan bir kanaatten geliyor. “faiz kotu, kaka, her daim dusuk olmali” seklindeki milli gorus gunlerinden gelen bir kafa bu. faiz burada kapitalin bir fiyati degil, erbakan’in garip ekonomik teorisinde degere eklenen fazladan bir enstruman. erbakan emek deger teorisini alip kendi dunyasina adapte etmisti. bir malin ederi var, o ederin icinde malin maliyeti oluyor. uzerine kapitalist gelip faizi ekliyor. fazlasi icin (bkz: bir ustteki yazi).

iste burada da erdogan’in ayni carpik anlayisa itibar ettigini goruyoruz. malin fiyatina eklenen bir uzanti faiz masrafi. arz-talep analizi yok. bu anlayis marxizmin emek deger teorisine dayaniyor ki, tamamiyla eklemeli bir deger bulusu var ortada. (`socialist calculation debate` bu anlayis hakkinda. fazlasi icin bu konuya bakabilirsiniz). faizi ekledikce fiyat yukseliyor, enflasyon da yukseliyor. olay bu.

modern ekonomik teoriye ne derseniz deyin, bahsi gecen ekonomik analizden fersah fersah otede oldugunu kabul etmeniz gerekir. uc uca tren gibi emek degeri, faiz degeri, artik deger vs ekleyerek bir seyin fiyatini bulamiyorsunuz. degerin nasil belirlendigi konusunu neo-klasik ekonomik analiz bayagi aciklamis durumda. bireylerin ve surulerin davranislarindaki atipiklikler bazi irregularitelere sebep olsa da emek deger konusu buyuk oranda, arkaik dusunurler disinda (ki ne yazik ki turkiye’de hala suruyle varlar) rafa kalkmis vaziyette. basbakanin carpik anlayisi zaten apayri bir duruma isaret ediyor.modern analiz cok buyuk oranda faiz arttiriminin fiyat yukselisine ket vuracagini soyler. kisa vadede durum bu. uzun vadede de faiz enflasyonu degil, enflasyon nominal faizi belirler. ister keynezyen olun, ister monetarist, olay budur.

velhasili kelam, faiz konusunu tamamiyla tersinden, sacma sapan sekilde anlamaya calisan bir basbakan. cok cok cok zarar verdi memlekete merkez bankasina bu kadar baski yapip, hala bankanin tersine davranmasiyla. su anda akli selim bir basbakanin yapmasi gereken akillica bir ekonomik politika belirleyip arkasinda durmak. adam tersine devletin tum kurumlariyla surtusup duruyor

2014-01-29

Agent Based Modeling ve Makroekonominin Gelecegi

2008 krizinin en buyuk temalarindan birisi de makroekonomistlere yoneltilen elestiriler oldu. Bunlardan bazilari “layman” seviyesindeki klasik sorulardi: “Nasil oldu da krizin geldigini on goremediler?”. Bazilari daha teknikti ve makro ekonomistlerin kullandigi metotlara yonelikti. Bunlarin en basinda “DSGE-Dynamic Stochastic General Equilibrium” modellere yoneltildi bu elestiriler.

DSGE klasik bir makroekonomistin belli basli en onemli “tool”u. Ekonomistler bu modellerle dunyayi anlamaya calisirlar. Bu modelin en buyuk olayi “mikro bazli” olmasi. Yani modeldeki agent’lar mikro ekonominin var sayimlari ile hareket ediyorlar: kendilerine verilen “environment” icerisinde haz fonksiyonlarini maksimize etmeye calisiyorlar. Daha sonra makroekonomistler genel denge icerisinde modellerinde cesitli politikalarin ve sartlarin getirdigi sonuclari anlamaya calisiyorlar. Keynes’in sadece toplamlara dikkat ettigi paradigmasinin aksine burada hareket tabandan geliyor. Daha sonra toplama bakiyoruz. Keynezyen ekonomistlerin buyuk bir cogunlugu da artik DGSE modelleri kullanip, piyasadaki “imperfection”lari modellere implante ediyorlar.

Agent based modelleme paradigmasi ise daha farkli. STEM’de daha cok kullanilan bu modelleme yontemi giderek sosyal birimlerde yer bulmaya basliyor. Buna ekonomi de dahil. Burada modelinizin temel bilesenleri agent’lar, onlari etkileyen environment ve agentlarin birbirleriyle ve cevreyle etkilesimini belirleyen kurallar. Bu uc bilesen uzerinden simulasyon yapiyorsunuz. DSGE modellerinin aksine agent’lar daha basit kurallar uzerinden hareket ediyorlar. DSGE modellerinde var sayimlar agentlarin “dogalari” uzerineyken, burada daha direkt varsayimlar yapiyorsunuz, basit kurallarla nasil davranacaklarini belirliyorsunuz. Misal DSGE modelde bir agent belli bir gelire ve haz fonksiyonuna sabit. Gelecegi de dusunerek bazi hesaplamalar/optimizasyonla tuketimi hesaplayabiliyoruz.

maximize Utility
subject to Budget Constraint

Ama Agent Based modellerde misal direkt tepeden inme bir sekilde “agent parasinin su kadarini harcar, su kadarini yatirim yapar” seklinde var sayimlarda bulunuyoruz. Bu da bu modellerin DSGE modellere gore hesaplanmasini kolaylastiriyor. Daha komplike environmentlar ve etkilesimleri modellemek daha kolay oluyor. Esnekligi sayesinde elinizdeki ekonomik “simplex”in daha buyuk bir kismini kesfe cikabiliyorsunuz. Mikroekonomik var sayimlarin kisitlamalari yuzunden modellere entegre edilmesi zor seyler daha kolayca eklenebiliyor. Mesela behavioral economics alanindan bulunan, ve acikcasi tam olarak makroekonomik modellere nasil monte edilecegi bilinmeyen bazi “irrasyonel irreguleriteler” daha kolayca makro olcekte modellenebilir. Bunun disinda ortaya cikan “denge” kavrami da DSGE modelleri gibi degil. Denge olayi DSGE modellere en cok yoneltilen elestirilerden birisi kimi ekonomistler tarafindan. Misal Hayek’e gore ekonomistler statik bir dengeye bakiyorlar. Marketlerde ise spontane dengeler soz konusu. Agent Based modellerdeki denge kavrami da Hayek’in kafasindakine daha yakin sekilde meydana geliyor.  DSGE modellerde her daim statik dengeden baska gecis dinamikleri de onemli olsa da denge hali dogal olarak bu modellerde bakilan ana unsur. Agent based modellerde simulasyonun evrimine bakmak,yani gecis dinamiklerini incelemek daha kolay.

Peki o halde neden ekonomistler kosa kosa agent based modelling olayine girismiyorlar? Her ne kadar status quo’nun kendini korumaya meyilli olmasi bir etken olsa da her sey gorundugu kadar gulluk gulistanlik degil. Bir kere mikroekonomik temeller her daim elestiri altinda olsa da, behavioral economics alaninda bulunan irregularitelerin ne kadar genel gecer oldugu her daim sorgulanan bir durum. Yani deneysel iktisatci birisinin buldugu bir “irrasyonel davranis” olayi makro planda ne kadar onemli? Ikincisi agent based modelling olayinda agentlara istenilen varsayimlarin yapilabilmesi istenilen sonuclar icin istenilen var sayimlarin yapilabilecegi durumlar olusturuyor. Varsayimlar-sonuclar arasindaki “robustness” meselesi onemli. DSGE modellerde bile buyuk bir sorun olabiliyor. Ufacik, gorunuste onemsiz varsayimlardaki degisimlerin modelin dinamiklerinde buyuk degisimlere yol acmasi sorunlara yol acabiliyor. Hepsinin otesinde DSGE modellerin dayandigi mikro temeller iktisadin en buyuk meselelerinin cozum surecine dayanan, koklu temeller. Agent Based modeller ise helikopterle sahaya indirilmis bir metodolojiye dayaniyor. Metodoloji fetisizmi elbette iyi degil ama eger DSGE’i elestiriyorsak bu noktada, Agent based modellerin koksuzlugu daha da buyuk elestirilere acik.

Tabii tum bu elestirileri bir kenara itecek asil nokta performans. Eger Agent Based modeller DSGE modellerden cok daha iyi performans gosterirlerse kendilerini kanitlamis olacaklar. Su anda hala gelismekte olan ve kimi unlu ekonomistleri (Peter Howitt) kendisine cekebilen bir alan. En kotu ihtimalle iki metodoloji muhtemelen beraber var olacaklar uzun sure, kendilerine hukmedebilecekleri nisler olusturacaklar yakin ve orta vadede. Uzun vadede hepimiz oluyuz zaten (ekonomist sakasi sokmak zorundaydim)

Konu hakkinda benim yazdiklarimdan daha kapsamli iki link: http://orderstatistic.wordpress.com/2014/08/12/are-agent-based-models-the-future-of-macroeconomics/

Bu daha teknik bir girizgah sagliyor: http://www.palgrave-journals.com/jos/journal/v4/n3/full/jos20103a.html

Nexus cihazi 5.0.1’e manuel sekilde guncelleme

Nexus telefonunuz varsa ve rootlu ise telefonunuz guncelleme uyarisi verecek ama muhtemelen guncelleme sirasinda hata verecek. Bu durumda telefonu manuel sekilde guncellemeniz gerekiyor. Rootlu olmasa bile manuel sekilde de guncellemeyi yapmak zorunda da kalabilirsiniz (bir arkadasimin basina geldi bu). Bu noktada bu rehberi telefonu guncellemek isteyen herkes icin olabildigince genis tabana hitap edecek sekilde yazdim. Bu yazdiklarimi Nexus 5 icin uyguladim, ama diger Nexus modelleri icin farkli bir durum olacagini sanmiyorum.

UYARI: Yazdiklarimi dikkatlice takip ederseniz bir sikinti olacagini sanmasam da, her durumda bu isler bir miktar risk icerir. Bu bakimdan yedeklerinizi alin. Hic bir sorumluluk almadigimi soylememe gerek yok herhalde 🙂

Adb (Android Debug Bridge) Yuklenmesi

Oncelikle bilgisayariniza adb denen platformu kurmaniz lazim. Adb bilgisayardan telefonunuza img dosyalarini flash etmenizi saglayan aparat. Kucuk terminal programciklari. Windows bilgisayar kullanmadigim icin orada terminal olayi nasil calisiyor bilmiyorum ama linux ve mac’de yuklemesi ve kullanmasi gayet kolay. Kurduktan sonra sistemin normal terminali uzerinden kullanabilirsiniz. Suradan bir kopyasini kapin: https://code.google.com/p/adb-fastboot-install/

Kurmasi bir script calistirmak kadar basit. Indirdiginiz pakedi acin, terminalden pakedin icinden cikan dizine gidip yukleme scriptini calistirin.Misal Mac icin

./ADB-Install-Mac.sh

yazmaniz yeterli. Root sifresini soracak, onu da yazdiginiz zaman hazirsiniz demektir. Bazen bilgisayardan log out-in etmeniz gerekebiliyor programin calismaya baslamasi icin. adb ve fastboot seklinde iki komutun calisiyor olmasi lazim yukleme sonrasi. Eger calismiyorlarsa da sorun degil, terminal’den indirdiginiz dizine gidip, isletim sisteminizin adinin oldugu dizine girip programlari direkt calistirabilirsiniz. Bende ~/Downloads/Android/Mac  diziniydi mesela bahsi gecen dizin. Burada ./adb ve ./fastboot yazarsaniz terminalde, bu programlar calisacaktir.

Bundan sonra telefonunuzu bilgisayariniza baglayin.Su komutu girin terminalden:

adb devices

Telefonunuzu gormesi lazim bunu yazinca (debug modunda olmasi gerekebilir telefonun).

Guncelleme Dosyalarinin Indirilmesi ve Yuklenmesi

Telefonunuza guncellemeleri yuklemek icin su sayfaya gidin: https://developers.google.com/android/nexus/images. Modelinize uygun dosyayi indirin.Bu bir tar dosyasi olacak. Genelde isletim sisteminiz default olarak bunu acabilmeli, acamazsa 7zip gibi bir program indirebilirsiniz. Linux ve Maclerde terminalden

tar -zxf [dosyaadi]

yazarak da dosyayi acabilirsiniz (bracketler olmayacak dosya adinda). Cikan dizini acin, icinden cikan 400-600 mb boyutlari arasindaki buyuk zip dosyasini da acmaniz lazim (matruska misali). Acilan dizinlerdeki butun .img uzantili dosyalari ayni dizin icine toplayin, buyuk kolaylik saglayacak. Bize gerekenler “boot, recovery ve system” isimli olanlari, bir de “radio” ve “bootloader” ismiyle baslayanlari. Bu sonuncular digerleriyle ayni dizinde degil, bir ust dizinde, ayni yere alin. adb ve fastboot programlari terminalden direkt calismiyorsa bunlari bu programlarin oldugu dizine almanizda fayda var. Boyle yaparsaniz bundan sonra yazacagim talimatlari komutlarin basina ./ ekleyerek aynen takip edebilirsiniz. adb yerine ./adb yazacaksiniz.

Simdi gelelim onemli kisma. Oncelikle telefonunuzu fastboot moduna almamiz gerekiyor. Bunu yapmadan once tabii adam akilli yedeklerinizi alin. Resimlerinize ozellikle dikkat. Mac veya Windows kullaniyorsaniz Helium applicationi bayagi iyi. Root’a gerek kalmadan yedek alabilirsiniz.Telefonunuzu kapatin.Volume down ve power tusuna basili tutarak acin, ikisini de birakmayin. Su resmi gormeniz gerek:

nexus-manual-update-01

Asagidaki terminal komutu da telefonu o moda alacaktir telefon bilgisayara bagliysa:
adb reboot bootloader
Bu noktada telefonunuzun bootloaderi kilitliyse, onu acmamiz gerek.
fastboot oem unlock
Bunu yapinca telefonunuzda ne var ne yok silecek 😦 Telefonunuz rootlanmissa bunu zaten acmissinizdir, gerek yok bunu yazmaniza. Telefon bunu yazinca emin misiniz diye soracak, volume up-down ile hareket edip, power tusu ile secim yapacaksiniz.Sonra da sunu yazin terminale:

fastboot reboot-bootloader

Simdi terminalde bahsettigim img dosyalarinin oldugu dizine gidin. Eger bootloader’i yeni unlock ettiyseniz ilk olarak sunu yukleyin:
fastboot flash bootloader [bootloader file].img

Zaten onceden unlocked durumdaysa bunu yuklemenize gerek yok. Bootloaderi yeniden acin:
fastboot reboot-bootloader

Radio dosyasini yukleyin:

fastboot flash radio [radio file].img

[radio file] pek tabii dosyanin adi. Braketler olmadan yazacaksiniz. (aynisi yukarida bootloader icin de gecerli).Tekrardan ac kapa:
fastboot reboot-bootloader

Simdi de sirayla sunlari girin:

fastboot flash recovery recovery.img
fastboot flash boot boot.img
fastboot flash system system.img

Telefonunuz kendi kendine baslamasi lazim. Son dosya uzun surecek biraz. Baslamazsa siz kendiniz normal sekilde baslatin tum yuklemelerin bittiginden emin olunca. Uzun surecek bu seferki baslatma. Tum programlari tek tek ayarlayacak guncellemeye.

Rootlama

Telefonunuzu bu noktada rootlamak isteyebilirsiniz. Ki zaten isteyin. Bootloader unlocked ise cok kolay bir islem bu. Telefonunuzu yukarida tarif ettigim sekilde fastboot moduna getirin. Sonra su adrese gidin: http://autoroot.chainfire.eu Cihazinizi secip dosyayi indirin. Zip dosyasini acin, terminalden acilan dizine gidin. Ilgili scripti calistirin. Mac’de sunu yazmam gerekti:

sudo sh ./root-mac.sh

sh kismini yazmadan calistirmadi sebebini anlamadigim sekilde. sh yazmadan da once bir deneyebilirsiniz. Bootloader kilitliyse kilidini cozecek once (ama yukarida acikladigim uzere her seyi siliyor bu durum). Ama zaten kilidi aciksa o kismi otomatik atliyor. Sonra kirmizi android simgesi cikacak ve telefonunuzu rootlayacak. Hayirli olsun.